28.06.2008

Kenelerden Nasıl Korunmalıyız?

Geçen yıl da bu yıl gibi; keneden yüzlerce yetişkin ve çocuk hayatını kaybetti. Hala neden devlet bünyesinde önlem alınmıyor bilmiyorum.

Ben artık kızımı parka götürürken çok daha dikkatli davranıyorum.

Keneyle ilgili çok güzel bir yazı buldum, sizinle de paylaşmak istedim.

Herkes hem kendine hem çocuklarına dikkat etmeli. Çünkü kenenin bıraktığı sıvı öldürücü. Yazının tamamını okumanızı tavsiye ederim. Dr Murat Fırat'a bu bilgiler için teşekkürler...

KeneKENE:

Keneler kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler.

KENE VÜCUTTAN NASIL KAN EMER?:

Keneler kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir.

Kenelerin kan emişi uzun bir süreçtir. Sinekler gibi hemen sokup kısa sürede kan emişini bırakmazlar. Kan emmeye başlayan kene, ağız kısmındaki hortumunu cilt içine sokar ve doyuncaya kadar çıkartmaz.

KENEYİ VÜCUTTAN NASIL ÇIKARTABİLİRİZ?:

Bu hortum, geri çıkışı engellemek için çıkıntılar içerdiğinden kolay çıkmaz. Bu nedenle keneyi çıkartmak için zorlamamak gerekir. Çok zorlandığında sıvıyı erken salgılayıp virüsü bulaştırabilir veya boru kısmı koparak cilt içinde kalabilir. Ayrıca, zorlama kenenin patlayarak enfekte sıvı ve kanının cildimizdeki çiziklerden ya da gözümüze sıçrayarak bulaşmasına yol açabilir. Bu nedenle vücuda yapışık kene görüldüğünde bir cımbızla ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola oynatılıp bir vida gibi çıkartılmaya çalışmalı ya da bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır.

HASTALIK OLUŞMASI VE BULGULARI:

Hastalık genellikle kene ısırığı ile virüsün bulaşmasından 1-3 gün sonra ortaya çıkar. Bu süre en fazla 9 güne kadar uzayabilir. Hasta hayvanın kan ve vücut sıvıları bulaşmış ise bu durumda hastalığın ortaya çıkışı 13 güne kadar uzayabilmektedir. Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik, aşırı duyarlılık, kol, bacak ve sırtta şiddetli ağrı ve belirgin iştahsızlık bulguları ile başlar. Bazen kusma, karın ağrısı ve ishal olabilir.
İlk günlerde yüz ve göğüste küçük cilt altı kanamaları, gözlerde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda bir yere çarpmış gibi cilt altı kanamalar oluşabilir.
Burun kanaması, kanlı kusma, kanlı dışkılama, kanlı idrar görülebilir. Vajinal kanamaya da rastlanabilir.
Ağır olgularda hepatit, karaciğer, böbrek, akciğer yetmezlikleri oluşabilir.

TEDAVİ:

Diğer çoğu virüs hastalıklarında olduğu gibi bu hastalığın da doğrudan bir tedavisi ve etkili bir ilacı olmayıp daha çok destek tedavisi ve bulguları gidermeye yönelik tedaviler ve bazı antivirütik ilaçlar uygulanmaktadır.

Erken dönemde başlanılan destek tedavi daha başarılı sonuç vermektedir. Geç başlanılan tedavi ve ağır seyredebilen hastalık öldürücü olabilmektedir.
Hastalığa karşı aşı çalışması yürütülmekle birlikte henüz koruyucu bir aşı geliştirilememiştir.

KENEDEN NASIL KORUNURUZ?:

Hastalık, kenelerin sokması sonrası salgıladıkları sıvıyla, kenelerin çıkartılırken ezilmesi sonucu çıkan sıvı ve kanıyla veya kene sokması sonucu virüsü alıp hasta olmuş hayvanların kan ve salgıları ile bulaşabilmektedir. Bu nedenle:
Mera ve meskenlerde yerleşik keneler kan emerek beslenirler. Hayvanları kenelerden uzak tutarak kenelerin yayılmaları engellenmelidir.

Yeşil ve piknik alanlarına gidildiğinde (su kenarları, otlaklar, çalılık ve yüksek otlu alanlar) uzun giysiler giymeli, bacakları açıkta bırakmamalı, paçalar çorap içine konulup kenenin vücuda ulaşması zorlaştırılmalıdır. Dönüşte tüm vücut kontrol edilip yapışık kene olup olmadığına bakılmalıdır.

Yeşil alanlara giderken böcek kaçırıcı sıvı ve jeller cilde sürülebilir veya giysilere emdirilebilir. Bu maddelerin az da olsa sağlık
sakıncaları olduğu dikkate alınmalıdır. Hayvan besliyorsanız hayvanlarınızı dolaştırırken onlara da bu sıvılardan sürebilirsiniz.
Vücuda yapışık kene tespit edildiğinde keneyi çıkartmak için fazla zorlamamalı, halk arasında yaygın olduğu şekliyle sigara veya kibritle yakma, kenenin üzerine kolonya, alkol veya diğer kimyasal maddeler uygulanmamalıdır. Bu maddeler kenenin daha erken aşamada kusmasına ve enfekte sıvıyı vücudumuza salgılamasına neden olabilir.

Vücuda yapışık kene tespit edildiğinde eldiven takarak ve bir cımbız ile kene vücuda yapışık ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola sallanarak bir vida gibi çıkartılmalı veya bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır.
Hasta kişiler ile temasta vücut sıvıları aracılığıyla bulaşma olabileceği unutulmamalıdır.

Artık piknik yapmak da riskli hale geldi.
Kenelerle karşılaşmamanız dileğiyle,

Dr. Murat Fırat

Halk Sağlığı Uzmanı

26.06.2008

Bebek Bakımı'nın 1. Yaş Günü



Bu gün 26 Haziran 2008

Geçen yıl bu gün, kızım 3 aylıktı ve ben; yeni edindiğim tecrübelerimi diğer yeni annelerle ve anne adaylarıyla paylaşmak için kolları sıvadım.

Düşündüm ki tecrübesi olmayan anneler ve babalar, burda yazdıklarımı okuyarak fikir edinirler.

Eşimin de yardımıyla Bebek Bakımı'nı hazırladım.

O gün bu gün bütün tecrübelerimi yazdım, yazmaya devam ediyorum.

Okuyucularımız da tecrübelerini bizimle paylaştı, bir yılda büyüdük, kocaman olduk...

www.anneleringunlugu.com'u yarattık...

Sizin sayenizde...

Tüm okuyucularımıza TEŞEKKÜRLER...

20.06.2008

Bebeklerle Alışverişe Çıkmak

Eğer bebeğinize kendiniz bakıyor ve bir yardımcınız yoksa, ev hanımlığının ne kadar zor olduğunu bilirsiniz.
Ben çalışan bir anne olup, işimden vazgeçip evde bebeğime kendim bakmaya karar verdiğimde; "acaba sıkılırsam ne yaparım" diye düşünmüştüm.
Çok kısa bir zamanda bebekli bir annenin evinde hiç bir zaman sıkılmaya vakit bulamadığını ve hatta çalışmaktan daha da yorucu olduğunu öğrendim:)
E tabi bebek de anneyle her saniyesini geçirmenin verdiği güven ve mutlulukla; bu durumunu her zaman kendi insiyatifine kullanıyor.
Her şeyi anne yapsın, yürümekten yorulunca baba değil anne kucağında taşısın, anne uyutsun....

Alış verişe beraber çıkacaksanız, en az iki saat öncesinden hazırlık yapıyorsunuz:
Bebeğin suyu, ara öğünü, bebek çantasının içindekiler kontrol edilir, şapka, yedek giysi v.s...
Bir bakarsınız ki bebeğin herşeyini eksiksiz almışsınız ama kendi cep telefonunuzu evde unutmuşsunuz:)
Bebek arabasıyla mağazaya ya da markete girilir, e tabi Elacık arabada oturmaktan sıkılmıştır, inmek ister. İşte o zaman alışverişe bebekle yanlız gelmenin hiç de iyi bir fikir olmadığını anlarım. Ela her yere koşturup her şeyi ellemek, rafları aşağı indirmek ister (tıpkı evdeki gibi).
Zaten çocuklar kendi dünyalarında hep oyun oynarlarmış, biz kızdığımızda veya "hayır" dediğimizde de "ne olduki şimdi, oyun oynuyoruz şurda" derlermiş :)
Mağaza yetkililerine mahçup olursunuz, bazıları "aaaa yapsın hiç sorun değil" der, bazıları kibarca " bebeğiniz düşebilir kem küm.." der.

Ben, çoğu zaman Ela'yla alış verişe çıkmak zorunda kalıyorum.

  • Önce mağazaya gitdiğimde eline evden getirdiğim, unuttuğu bir oyuncağını tutuşturuyorum. Bu onu 10 15 dakika oyalıyor.
  • Arabasından inmek isteyene kadar indirmiyorum.
  • İndirdiğimde de bebek arabasını yanımda taşıdığım kilidiyle uygun bir yere kilitliyorum.
Böylece bir de arabayla uğraşmak zorunda kalmıyorum.
  • Bebek çantası ben ve Ela, koşa koşa alış veriş yapıyoruz.
  • Eğer "onu alamayız" ya da "elindekini ablaya ver çıkalım" dediğimde beni dinlemiyor ve yaramazlığa devam ediyorsa; "haydi o zaman eve gidelim, sen beni dinlemiyorsun" diyorum.
Bunu çok kararlı bir ses tonuyla söylemeyi bir psikoloğun yazısında okumuştum.
  • Yine devam ediyorsa gerçekten kucağıma alıp kararlı davranıp, arabasına oturtuyor ve eve götürüyorum.
Bu yöntem tabiki zor oluyor, alış veriş yapamamış ya da işinizi halledememiş oluyorsunuz ama; çocuğunuzun ilerdeki yaşamı için çok iyi bir davranış sergilemiş oluyorsunuz.
(Bir daha dışarı çıktığımızda aniden eve geri dönmek istemediği için daha fazla söz dinliyor.)

Diğer bir tutum da; çocuğun her istediğini almak, eline "sussun" diye bir sürü oyuncak tutuşturmak ve keyifli keyifli alış veriş yapmak....
Ama bu çocuklar büyüdüklerinde; şımarık, her istediği anında yapılan, hedefleri olmayan, iş ve özel hayatlarında, ilişkilerinde başarılı olamayan bireyler haline dönüyorlar...

Bence 2. tutum çocuğu değil kendini düşünmek oluyor.

Ebeveynler olarak, karar verip bir çocuk dünyaya getirdiysek; bazı fedarkarlıkları da gönülden yapabiliyor olmamız gerek.

4.06.2008

Tuvalet Eğitimi

Ben kızımı 13 aylıkken tanıştırdım lazımlıkla.
5 YTL'ye aldığım bu lazımlıkla hayatımız nasıl değişti?
Bu tecrübeyi sizlerle paylaşmak bana mutluluk veriyor. Biliyorum ki çoğu ebeveyn çocuğuyla bu konuda çok sorunlar yaşıyor.

Ela 12. ayındayken doktoru artık klozet adaptörü alabilirsiniz dedi. Ertesi gün hemen alıp Ela'yı oturttuk. Çok korktu. Diğer günler de denedik ama hep inmek istedi.
Hiç zorlamadım çünkü 13. ayında anne sütünden kesmek zorundaydım. İkisini aynı anda yaptırmayacağımı çok iyi biliyordum.
14. ayının başındayken lazımlık almaya karar verdim. Profilo Alış veriş Merkezi'ndeki Elit Oyuncak'dan Pilsan marka lazımlık aldım. Çok aradım, çünkü tuvalet eğitimi genelde 18. ayda başladığı için oturak yerleri çok büyük oluyor ve Ela'nın poposu içine gömülüyordu. Böylesine kibarını zor buldum.

Kızımın en sevdiği şey civciv vardı üzerinde. Ela'nın altını açıp üzerine oturttum ve "bu Ela'nın tuvaleti, civciv de çiş yapıyor" gibi cümlelerle kalkmamasını sağladım.
Önüne de bir dergi koydum, çocuklar lazımlık benzeri birşeyin üzerine oturmuşlar, onlara bir hikaye uydurup onu anlatmaya başladım.
Hoşuna gitti, dinledi, derginin diğer sayfalarına baktık, 5 dakikayi geçmişti ki kalktı. Bir de ne göreyim. Kızım lazımlığa çiş yapmış......
Yaklaşık 1 aydır; hergün sabah uykusundan ve öğlen uykusundan kalktığında oturtuyorum. Mutlaka çişini bezine yapmamış oluyor ve lazımlığa yapıyor.

Büyük çişi yani kakası için hiç zorlamıyorum.
Çünkü bebekler daha yeni yeni 1, 1.5 yaşlarında bağırsaklarını kontrol edebiliyorlar ve bu durumu anlayabiliyorlarmış. Kaldı ki Ela'nın kaka zamanı bu aylarda hiç belli olmuyor.

Ben tuvalet eğitimiyle ilgili bir kitap okudum. Ve şu ana kadar yaptıklarımın doğru olduğunu öğrendim. Bu kitapta özetle şunlar yazıyordu:
Tuvalet eğitiminde 1. koşul asla zorlamamak.
Eğer kaka zamanı belli olmayan bir çocuğu lazımlıkta oturtmak için zorlarsak, hiç yapmaz; hatta lazımlığı görünce kaçarmış.
Zaten 2 yaşından sonraki çocuklar; kakası ya da çişinin geldiğini belli eder söz ya da hareket yaparmış.
Eskiden 7 aylık bebekleri lazımlığa oturtup kakalarını yapmaları sağlanırmış. Bebek daha ne yaptığını anlayamaz bir ayda olduğu için bu tutum çok yanlışmış.

Kitabı size de önererim. "Çocuk Bakımı ve Eğitimi. Yazar Dr. Benjamin Spock"