8.06.2009

Çocukları Olanlar Okumalı!


Biz ebeveynler için yazılmış, Erdal Atabek'in kaleminden "GERÇEK"leri okumaya hazır mısınız?

Hayatın Ortağı Olmak


Günümüzün "ergen dünyasını", bu dünyada geçerli olan "ergen kültürünü" anlamaya çalışıyoruz. Çünkü bu yeni oluşumu anlamazsak "günümüz ergenleri" ile erişkinler arasındaki uzaklık daha da artacaktır.

Yeni "ergen kültürü"nün özellikleri içindeki;

"hedef seçememe"

"geleceğini planlayamama"

"sorumluluk almak istememe"

"kendini hiçbir şeye zorunlu saymadan çevresini herşeye zorunlu sayma"

"çaba harcamadan elde etmek isteme" gibi özellikleri nasıl açıklamalıyız?

En önemli etkenler arasında

"sahip olma, elde etme ve kullanma" ile bunları yapabilmek için

"çalışmak ve kazanmak gereği" arasındaki bağı kopartan

"tüketim toplumu ideolojisi"dir


Bu ideoloji, henüz çalışmayan ve kazanmayan gençlere;

"kredi kartı" vermekte,

"cep telefonları" olmasının normal olduğunu söylemekte,

"otomobil kullanarak özgürleşme"yi önermektedir.

Gençler de bütün bunlar için yıllarca beklemek yerine, bütün bunları sağlamanın anne babaların görevi olduğunu düşünmekte, "bunların kendi hakları olduğunu" öne sürmektedirler.

Bizim yaşam kültürümüzün iki özelliği de

"tüketim toplumunun ideolojisi" ile buluşmaktadır.


"Çocukların aşırı korunmasının ailenin görevi" olduğuna ilişkin yaygın tutup ile "çocuklarla gurur duyma isteği"

Bu iki özellik de çocukların "yaşam standartları"na ailenin; kimi zaman ekonomilerinin üstüne de çıksa destek vermelerini sağlayan bir tutum yaratmaktadır.

Anne babaların şu sözlerini çok sık duyuyoruz:

  • Biz (ya da ben) çocuklarımız için yaşıyoruz.

  • Ne yapıyorsak onlar için yapıyoruz.

  • Biz çok sıkıntı çektik, onlar bu sıkıntıları çekmesin istiyoruz.

  • İlerde hayatın bir çok haliyle karşılaşacaklar, bari şimdi mutlu olsunlar.

  • Mutlu bir çocukluk dönemleri olsun.

  • Biz gençliğimizi yaşamadık, onlar doya doya yaşasınlar.

  • Bizim yapamadıklarımızı onların yapması bizi memnun ediyor.

  • Her şeyleri var, neden çalışmadıklarını anlamıyorum.

  • Hiç sıkıntıya gelemiyorlar, istedikleri hemen olsun istiyorlar.

  • Her istediğini yapıyoruz ama o bizim ne istediğimizi anlamıyor bile.

  • Çok iyi çocuktur, ama arkadaşlarına uyuyor.

  • Aklına hiç kötülük getirmez, ne söylense inanır.

  • Böyle giderse nasıl yapacak bilemiyorum.


Bu sözlerin hepsi de birbiriyle bağlantılıdır.

Bu sözlerin oluşturduğu merdiven basamak basamak çıkmaktadır.

Sonuçta erişilen yer de hiç kimsenin düşünmediği, hiç kimsenin istemediği bir yer olmaktadır.

Neden?


Çocuklarımızı hayatımınız ortağı değil, refahımızın ortağı yapıyoruz da ondan.

Neden hayatlarınızı çocuklarınıza adıyorsunuz.

Neden çocuklarınız için yaşıyorsunuz?

Neden çocuklarınıza "istemedikleri şeyleri vermek için bunca çaba harcıyorsunuz?

Neden çocuklarınıza "hak etmedikleri şeyleri elde etmeleri" için yükümlülük duyuyorsunuz?

Neden çocuklarınıza "sorumluluk vermiyorsunuz"

Şimdi almıyorlar çünkü sorumluluk vermekte çok geç kaldınız!

Neden çocuklarınız yaptıkları yanlışların sonuçlarıyla karşılaştırmıyorsunuz?

Bu durumda çocuklar ve gençler "ailelelin onları her koşulda koruyacağını" biliyor.

Çocuklar ve gençler, kendileri hiçbir şey yapmasa da, ailenin onlar için herşeyi yapacaklarını öğreniyor.

Çocuklar ve gençler, geleceklerinin aileleri tarafından hazırlanacağına güveniyor.

Onun için de kendine güvenmiyor, sorumluluk almıyor.

Kendisini hiçbir şey için zorlama gereğini duymuyor.

Yapılması gerekenler yapılmaz, yapılmaması gerekenler yapılırsa sonuçta neden şaşmalı!


Lütfen biraz düşünür müsünüz?

Erdal Atabek

Bizimle paylaştığı için Remziye Örselli'ye ve Ezgi Kayaoğulları'na teşekkürler.

Hiç yorum yok: