21.11.2008

Yenidoğanın Banyosu


Yine bir doktor kontrolü için gittiğimiz Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi'nin yararlı broşürlerinden birini aktarmak istiyorum sizlere. Yeni anneler için çok faydalı bilgiler içeriyor.

Aşağıda sıralanan banyo tekniği, bebeğinizin göbeği düşene kadar yani ilk 1 hafta-10 gün içinde uygulayacağınız tekniktir:


  • Bebeğinizin göbeği düşene kadar ve sonraki 2-3 gün bebeğinizi akan suyun altında yıkamanız önemlidir. Böylece su akıp gideceği için, göbeğin kirli sudan ile teması ve enfeksiyon riski önlenmiş olur.

  • Hava şartları ve evinizin sıcaklığı uygun ise bebeğinizi her gün banyo yaptırmanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü banyo, bebeğinizin rahatlamasını ve gelişimi açısından önemlidir. Ancak şartlar uygun değilde banyoyu gün aşırı yaptırmak da yeterli olur.

  • Banyo yaptıracağınız ortamın ve kullanacağınız malzemelerin temiz ve yanlızca bebeğinize ait olmasına özen gösterin.

  • İlk banyolar için kaynatılmış ılıtılmış su kullanmanız enfeksiyonu önlemek açısından önemlidir.

  • Bebeğinizin banyosunu yaptıracağınız ortamın ısısını 24 derece-25 dereceye kadar yükseltebilirsiniz. Ancak banyo sonrası bebeğinizin bulunacağı ortamın ısısının 20-22 derece olması yeterlidir. Banyo bittikten ve bebeğinizi giydirdikten sonra ortamın ısısını normale düşürebilirsiniz.

  • Bebeğinizin banyosunu emzirmeden önce, karnı açken yaptırınız. Karnın tok olması tutuş pozisyonuna bağlı olarak kusmaya neden olabilir.

  • Banyo için genelde akşam saatlerini tercih ediniz. Böylece bebeğinizin geceyi daha sakin ve uyuyarak geçirmesini sağlamanın yanı sıra sizde dinlenme fırsatı bulmuş olursunuz. Ayrıca gece tutan gaz sancılarını gidermek ve bebeğinizi rahatlatmak içinde banyo çok yararlı olacaktır.

  • Bebeğinizin banyo suyunun ısısı, vücut ısısı ile aynı yanı 36.5-37 derece olmalıdır. Bebeklerin cildi hassas ve çok ince olduğu için, daha yüksek sıcaklıklar yanıklara sebep olabilir. Bu nedenle suyun sıcaklığından emin olmak için su termometresi kulaanmanız daha güvenli olur.

  • Bebeğinizi sol elinizin üzerine yüzüstü pozisyonda yatırın. Baş parmağınız sol koltuk altında, işaret parmağınız boynun hemen altında, omuzlarını destekleyecek şekilde, orta, yüzük ve küçük parmağınız ise sağ kolu kavrayacak şekilde koltuk altında olmalıdır (kayıp düşmesini önlemek için). Bu pozisyonda özellikle başın aşağı doğru duruşu önemlidir. Böylece bebeğinizin başını yıkarken dökeceğiniz suyun kulaklarına, ağzına ya da burnuna kaçması önlenmiş olur.

  • Uygun pozisyon sağlandıktan sonra, seri ancak telaşsız hareketlerle bebeğinizin vücudunu ıslatın ve bebekler için uygun olan herhangi bir bebek şampuanını vücuduna az miktarda dökerek köpürtün, serbest olan elinizle sırtını, kollarını, bacak ve ayaklarını, karnını, göğsünü, bebeğinizi kavradığınız elinizi çekmeden yavaşça ovarak cildini durulayın. Bu işlemi bir kez yapmanız yeterlidir.

  • Daha sonra başının tam üstünden su dökün ve başını şampuanlayarak köpürtün. Parmak uçlarınızla hafifçe ovarak yıkayın ve daha sonra yine başının üstünden bolca su dökerek iyice durulayın.

  • Bebeğinizin cildi kuruysa son durulama suyuna önce bir kabın içine göz kararı ile bebek yağını koyup sulandırarak tüm vücuduna dökün ve sadece su dökerek fazla yağı cildinden akıtın.

  • Banyo bittikten sonra bebeğinizi önceden ısıttığınız havlunun üzerine yan yatırın ve havlu ile sarın.

  • Öncelikle bebeğinizin başından başlayarak (çünkü bebekler en çok başlarından ısı kaybederler), tüm vücudunu çok sert olmayan hareketlerle yukarından aşağıya doğru ve özellikle deri kıvrımlarının ve eklem yerlerinin nemli kalmamasını sağlayacak şekilde seri olarak kurulayın.

  • Daha sonra bebeğinizi hava şartlarına ve evnizin ısısına uygun olarak, çok kalın olmamak kaydıyla giydirin. Banyo sonrası başına yumuşak penye bir paşlık takmanız yararlı olur.

  • Göbek düştükten sonra 2-3 gün sonra ise bebeğinizi bir küvet içine ya da file üzerine yatırarak banyo yaptırabilirsiniz.

20.11.2008

Çocuk Yatak Başı


Kızım 19 aylık olmasına rağmen onun için aldığımız karyolası yerine tek kişilik yatakta yatmayı tercih etti. Hal böyle olunca karyolayı kaldırdık ve odası da daha kullanışlı oldu. Yeni bir nevresim takımı aldık. Ama şimdi sıra yatak başına geldi.

Ne zamandır kafamda tasarladığım bir yatak başı vardı. Onu yaptım. Görenler çok beğendi. Umarım siz de beğenirsiniz.

Nasıl yaptığımı çok detaylı anlatacağım.

Yapılışı:

Gerekli malzemeler; 200x200 cm ebadında polar kumaş, parça polar kumaşlar, STYROFOAM levhalarından 2 adet, sıcak slikon, karton, kalem, makas, maket bıçağı

Önce kafamdaki tasarımı bilgisayarda çizdim.

2.08.2008

Kene Sökücü


Daha önceki kenelerle ilgili yazımda, kenelerden nasıl korunmamız gerektiğini uzman kalemlerden size aktarmaya çalışmıştım.

Ben de herkes gibi kızımı dışarı çıkarırken çok tedirgin olduğumdan bahsetmiş, neden bir önlem alınmıyor demiştim.

Ama bu hastalık saçan hayvanla başetmenin yolunu birileri bulmuş.

İsmi de çok güzel "kene sökücü".

Umarım kimseyi sokmasın ama; anladığım kadarıyla sokarsa da artık kesin müdahaleyle çıkartılabiliyor, çıkartırken de ne doktora ne hemşireye bulaşıcı virüs geçmiyor. Vücuda yapışan keneyi dondurarak imha ediyor.

Teşekkürler TIKNER

Bu arada sitede kendileriyle ilgili bilgiler yanında kenelerle ilgili bilgi de var.
İncelemenizi tavsiye ederim.

Bebeği Güvenli Yıkamak

Kulak TıkacıKulak Tıkacı

Genelde yeni anneler; bebekleri minikken; "yıkarken nasıl tutacağım" endişesiyle panik yaşarlar. Bende de olmuştu. Hele kızımın ilk yıkanmasını izlerken "en az 4 kişi olmalı" diye düşünmüştüm:)

Tabiki bebek ve anne yalnız kaldığında, iş başa düşüyor ve bir şekilde bu ikili anlaşmanın bir yolunu buluyor.

Aslında baba eve geldiğinde beraber yıkamak çok daha kolay oluyor.

Ama bir zaman sonra bebek 10 - 11 aylığa geldiğinde, kuvetinde birinin elleri arasında yıkanmak istemiyor.

O zaman büyük küvete geçiyorsunuz, biri ayakta tutuyor diğeri yıkıyor.

İşte; ayakta duran, meraklı hareketlerle aniden dönüşler yapan bebeğin tehlikeli anları....

24.07.2008

Bebeklerde Pişik


Havaların çok ısınmasıyla sadece bebeklerin değil, biz büyüklerin bile dengesi bozuluyor.
Kızımla sabah ve akşam üzeri olmak üzere iki kez dışarı çıkıyoruz. Sabah 10.00-11.00 arası çıktığımızda bile nem ve sıcaklık çok rahatsız ediyor.
Eve gelip de Ela'nın altını açtığımda az çiş yapmış olmasına rağmen, poposunu çok ıslak ve kızarmış buluyorum.


Ben, 16 aylık bebeğim pişik olmasın diye;

  • Her altını açtığımda (en az üç saatte bir) bezini değiştirirken mutlaka iyice kurulayıp pişik kremi sürüyorum.
  • Her kaka yaptığında mutlaka altını su ve bebe sabunuyla yıkıyorum. Poposunu tamamen kurulayıp pişik kremini sürüyorum.
  • Evde sık sık altını açıp lazımlığına oturtuyorum. Biraz rahatlamış ve hava almış oluyor.
  • Pişik kremini altına sürerken kol ve bacak ve gıdığındaki kıvrımlara da sürüyorum.
  • Sadece sıcaklarda değil, her zaman bebeğin alt temizliğine önem vermek gerekiyor. Ne kadar temiz olurlarsa o kadar mikrobik hastalıklara yakalanmıyorlar.
  • Islak mendillerin üzerinde yazanlara kanıp, kaka yaptığında sadece ıslak bezle temizlemek yeterli değildir. Onları sadece su olmayan yerlerde (yolculukta) kullanmak gerekir.
  • Çamaşırlarını bebe deterjanıyla yıkıyor, iki kez durulatıyorum.

Ben günde 4 kez kaka yapan kızımın poposunu her defasında su ve sabunla yıkayarak temizliyorum, size de tavsiye ediyorum.
Pişik olması, bebeğin canının yanması ve onu iyileştirmeye çalışmak daha zor olacaktır inanın.

14.07.2008

Eski Terlikleri Değerlendirelim


Ankara tatilimi dolu dolu geçirdim.
Kızımı uyuttuktan sonra annemle, elimizde işlerimizle Batıkent'teki evin bahçesinde otururduk. Atmak üzere olduğum terliklerime bakarken, daha önceden 10 marifet sitesinde okuduğum sevgili embir'in yazısı aklıma geldi.
Yapabilirliğini kontrol ettim ve oluyordu. İşte size yapılışı:

İstediğiniz koton bir iple ve tığla yapabilirsiniz.
Terliğin bant kısımlarını yaparken, zincir çeker gibi yapıp, bantı ipin ortasında bırakarak yapıyorsunuz.
Çiçeği ise bildiğiniz başka bir motif varsa onu da yapabilirsiniz hatta kumaştan yapıp dikebilirsiniz.
Ben çiçeği; 10 zincir çekerek başladım. Bu dairenin içine 6 zincirli 9 tane yaprak yaptım. Yani 6 zincir çekerek aynı dairenin içine battım.
Sonra bu yaprakların ikisini birbirine birleştiren, üzerlerine 6 zincirli yapraklar yaptım.
Bu yaprakların içini de 1'li 2'li 3'lü trabzanlarla doldurdum. Yaprak formu vermek için 1'li 2'li 3'lü yaptım. Çiçeğim bittikten sonra iğneyle terliğe sıkıca diktim.
Üzerini de pullarla işledim.
Benim 3 4 saatimi aldı, şimdi parka giderken kullandığım çok güzel terliklerim oldu, tavsiye ederim...

28.06.2008

Kenelerden Nasıl Korunmalıyız?

Geçen yıl da bu yıl gibi; keneden yüzlerce yetişkin ve çocuk hayatını kaybetti. Hala neden devlet bünyesinde önlem alınmıyor bilmiyorum.

Ben artık kızımı parka götürürken çok daha dikkatli davranıyorum.

Keneyle ilgili çok güzel bir yazı buldum, sizinle de paylaşmak istedim.

Herkes hem kendine hem çocuklarına dikkat etmeli. Çünkü kenenin bıraktığı sıvı öldürücü. Yazının tamamını okumanızı tavsiye ederim. Dr Murat Fırat'a bu bilgiler için teşekkürler...

KeneKENE:

Keneler kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler.

KENE VÜCUTTAN NASIL KAN EMER?:

Keneler kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir.

Kenelerin kan emişi uzun bir süreçtir. Sinekler gibi hemen sokup kısa sürede kan emişini bırakmazlar. Kan emmeye başlayan kene, ağız kısmındaki hortumunu cilt içine sokar ve doyuncaya kadar çıkartmaz.

KENEYİ VÜCUTTAN NASIL ÇIKARTABİLİRİZ?:

Bu hortum, geri çıkışı engellemek için çıkıntılar içerdiğinden kolay çıkmaz. Bu nedenle keneyi çıkartmak için zorlamamak gerekir. Çok zorlandığında sıvıyı erken salgılayıp virüsü bulaştırabilir veya boru kısmı koparak cilt içinde kalabilir. Ayrıca, zorlama kenenin patlayarak enfekte sıvı ve kanının cildimizdeki çiziklerden ya da gözümüze sıçrayarak bulaşmasına yol açabilir. Bu nedenle vücuda yapışık kene görüldüğünde bir cımbızla ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola oynatılıp bir vida gibi çıkartılmaya çalışmalı ya da bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır.

HASTALIK OLUŞMASI VE BULGULARI:

Hastalık genellikle kene ısırığı ile virüsün bulaşmasından 1-3 gün sonra ortaya çıkar. Bu süre en fazla 9 güne kadar uzayabilir. Hasta hayvanın kan ve vücut sıvıları bulaşmış ise bu durumda hastalığın ortaya çıkışı 13 güne kadar uzayabilmektedir. Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik, aşırı duyarlılık, kol, bacak ve sırtta şiddetli ağrı ve belirgin iştahsızlık bulguları ile başlar. Bazen kusma, karın ağrısı ve ishal olabilir.
İlk günlerde yüz ve göğüste küçük cilt altı kanamaları, gözlerde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda bir yere çarpmış gibi cilt altı kanamalar oluşabilir.
Burun kanaması, kanlı kusma, kanlı dışkılama, kanlı idrar görülebilir. Vajinal kanamaya da rastlanabilir.
Ağır olgularda hepatit, karaciğer, böbrek, akciğer yetmezlikleri oluşabilir.

TEDAVİ:

Diğer çoğu virüs hastalıklarında olduğu gibi bu hastalığın da doğrudan bir tedavisi ve etkili bir ilacı olmayıp daha çok destek tedavisi ve bulguları gidermeye yönelik tedaviler ve bazı antivirütik ilaçlar uygulanmaktadır.

Erken dönemde başlanılan destek tedavi daha başarılı sonuç vermektedir. Geç başlanılan tedavi ve ağır seyredebilen hastalık öldürücü olabilmektedir.
Hastalığa karşı aşı çalışması yürütülmekle birlikte henüz koruyucu bir aşı geliştirilememiştir.

KENEDEN NASIL KORUNURUZ?:

Hastalık, kenelerin sokması sonrası salgıladıkları sıvıyla, kenelerin çıkartılırken ezilmesi sonucu çıkan sıvı ve kanıyla veya kene sokması sonucu virüsü alıp hasta olmuş hayvanların kan ve salgıları ile bulaşabilmektedir. Bu nedenle:
Mera ve meskenlerde yerleşik keneler kan emerek beslenirler. Hayvanları kenelerden uzak tutarak kenelerin yayılmaları engellenmelidir.

Yeşil ve piknik alanlarına gidildiğinde (su kenarları, otlaklar, çalılık ve yüksek otlu alanlar) uzun giysiler giymeli, bacakları açıkta bırakmamalı, paçalar çorap içine konulup kenenin vücuda ulaşması zorlaştırılmalıdır. Dönüşte tüm vücut kontrol edilip yapışık kene olup olmadığına bakılmalıdır.

Yeşil alanlara giderken böcek kaçırıcı sıvı ve jeller cilde sürülebilir veya giysilere emdirilebilir. Bu maddelerin az da olsa sağlık
sakıncaları olduğu dikkate alınmalıdır. Hayvan besliyorsanız hayvanlarınızı dolaştırırken onlara da bu sıvılardan sürebilirsiniz.
Vücuda yapışık kene tespit edildiğinde keneyi çıkartmak için fazla zorlamamalı, halk arasında yaygın olduğu şekliyle sigara veya kibritle yakma, kenenin üzerine kolonya, alkol veya diğer kimyasal maddeler uygulanmamalıdır. Bu maddeler kenenin daha erken aşamada kusmasına ve enfekte sıvıyı vücudumuza salgılamasına neden olabilir.

Vücuda yapışık kene tespit edildiğinde eldiven takarak ve bir cımbız ile kene vücuda yapışık ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola sallanarak bir vida gibi çıkartılmalı veya bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır.
Hasta kişiler ile temasta vücut sıvıları aracılığıyla bulaşma olabileceği unutulmamalıdır.

Artık piknik yapmak da riskli hale geldi.
Kenelerle karşılaşmamanız dileğiyle,

Dr. Murat Fırat

Halk Sağlığı Uzmanı

26.06.2008

Bebek Bakımı'nın 1. Yaş Günü



Bu gün 26 Haziran 2008

Geçen yıl bu gün, kızım 3 aylıktı ve ben; yeni edindiğim tecrübelerimi diğer yeni annelerle ve anne adaylarıyla paylaşmak için kolları sıvadım.

Düşündüm ki tecrübesi olmayan anneler ve babalar, burda yazdıklarımı okuyarak fikir edinirler.

Eşimin de yardımıyla Bebek Bakımı'nı hazırladım.

O gün bu gün bütün tecrübelerimi yazdım, yazmaya devam ediyorum.

Okuyucularımız da tecrübelerini bizimle paylaştı, bir yılda büyüdük, kocaman olduk...

www.anneleringunlugu.com'u yarattık...

Sizin sayenizde...

Tüm okuyucularımıza TEŞEKKÜRLER...

20.06.2008

Bebeklerle Alışverişe Çıkmak

Eğer bebeğinize kendiniz bakıyor ve bir yardımcınız yoksa, ev hanımlığının ne kadar zor olduğunu bilirsiniz.
Ben çalışan bir anne olup, işimden vazgeçip evde bebeğime kendim bakmaya karar verdiğimde; "acaba sıkılırsam ne yaparım" diye düşünmüştüm.
Çok kısa bir zamanda bebekli bir annenin evinde hiç bir zaman sıkılmaya vakit bulamadığını ve hatta çalışmaktan daha da yorucu olduğunu öğrendim:)
E tabi bebek de anneyle her saniyesini geçirmenin verdiği güven ve mutlulukla; bu durumunu her zaman kendi insiyatifine kullanıyor.
Her şeyi anne yapsın, yürümekten yorulunca baba değil anne kucağında taşısın, anne uyutsun....

Alış verişe beraber çıkacaksanız, en az iki saat öncesinden hazırlık yapıyorsunuz:
Bebeğin suyu, ara öğünü, bebek çantasının içindekiler kontrol edilir, şapka, yedek giysi v.s...
Bir bakarsınız ki bebeğin herşeyini eksiksiz almışsınız ama kendi cep telefonunuzu evde unutmuşsunuz:)
Bebek arabasıyla mağazaya ya da markete girilir, e tabi Elacık arabada oturmaktan sıkılmıştır, inmek ister. İşte o zaman alışverişe bebekle yanlız gelmenin hiç de iyi bir fikir olmadığını anlarım. Ela her yere koşturup her şeyi ellemek, rafları aşağı indirmek ister (tıpkı evdeki gibi).
Zaten çocuklar kendi dünyalarında hep oyun oynarlarmış, biz kızdığımızda veya "hayır" dediğimizde de "ne olduki şimdi, oyun oynuyoruz şurda" derlermiş :)
Mağaza yetkililerine mahçup olursunuz, bazıları "aaaa yapsın hiç sorun değil" der, bazıları kibarca " bebeğiniz düşebilir kem küm.." der.

Ben, çoğu zaman Ela'yla alış verişe çıkmak zorunda kalıyorum.

  • Önce mağazaya gitdiğimde eline evden getirdiğim, unuttuğu bir oyuncağını tutuşturuyorum. Bu onu 10 15 dakika oyalıyor.
  • Arabasından inmek isteyene kadar indirmiyorum.
  • İndirdiğimde de bebek arabasını yanımda taşıdığım kilidiyle uygun bir yere kilitliyorum.
Böylece bir de arabayla uğraşmak zorunda kalmıyorum.
  • Bebek çantası ben ve Ela, koşa koşa alış veriş yapıyoruz.
  • Eğer "onu alamayız" ya da "elindekini ablaya ver çıkalım" dediğimde beni dinlemiyor ve yaramazlığa devam ediyorsa; "haydi o zaman eve gidelim, sen beni dinlemiyorsun" diyorum.
Bunu çok kararlı bir ses tonuyla söylemeyi bir psikoloğun yazısında okumuştum.
  • Yine devam ediyorsa gerçekten kucağıma alıp kararlı davranıp, arabasına oturtuyor ve eve götürüyorum.
Bu yöntem tabiki zor oluyor, alış veriş yapamamış ya da işinizi halledememiş oluyorsunuz ama; çocuğunuzun ilerdeki yaşamı için çok iyi bir davranış sergilemiş oluyorsunuz.
(Bir daha dışarı çıktığımızda aniden eve geri dönmek istemediği için daha fazla söz dinliyor.)

Diğer bir tutum da; çocuğun her istediğini almak, eline "sussun" diye bir sürü oyuncak tutuşturmak ve keyifli keyifli alış veriş yapmak....
Ama bu çocuklar büyüdüklerinde; şımarık, her istediği anında yapılan, hedefleri olmayan, iş ve özel hayatlarında, ilişkilerinde başarılı olamayan bireyler haline dönüyorlar...

Bence 2. tutum çocuğu değil kendini düşünmek oluyor.

Ebeveynler olarak, karar verip bir çocuk dünyaya getirdiysek; bazı fedarkarlıkları da gönülden yapabiliyor olmamız gerek.

4.06.2008

Tuvalet Eğitimi

Ben kızımı 13 aylıkken tanıştırdım lazımlıkla.
5 YTL'ye aldığım bu lazımlıkla hayatımız nasıl değişti?
Bu tecrübeyi sizlerle paylaşmak bana mutluluk veriyor. Biliyorum ki çoğu ebeveyn çocuğuyla bu konuda çok sorunlar yaşıyor.

Ela 12. ayındayken doktoru artık klozet adaptörü alabilirsiniz dedi. Ertesi gün hemen alıp Ela'yı oturttuk. Çok korktu. Diğer günler de denedik ama hep inmek istedi.
Hiç zorlamadım çünkü 13. ayında anne sütünden kesmek zorundaydım. İkisini aynı anda yaptırmayacağımı çok iyi biliyordum.
14. ayının başındayken lazımlık almaya karar verdim. Profilo Alış veriş Merkezi'ndeki Elit Oyuncak'dan Pilsan marka lazımlık aldım. Çok aradım, çünkü tuvalet eğitimi genelde 18. ayda başladığı için oturak yerleri çok büyük oluyor ve Ela'nın poposu içine gömülüyordu. Böylesine kibarını zor buldum.

Kızımın en sevdiği şey civciv vardı üzerinde. Ela'nın altını açıp üzerine oturttum ve "bu Ela'nın tuvaleti, civciv de çiş yapıyor" gibi cümlelerle kalkmamasını sağladım.
Önüne de bir dergi koydum, çocuklar lazımlık benzeri birşeyin üzerine oturmuşlar, onlara bir hikaye uydurup onu anlatmaya başladım.
Hoşuna gitti, dinledi, derginin diğer sayfalarına baktık, 5 dakikayi geçmişti ki kalktı. Bir de ne göreyim. Kızım lazımlığa çiş yapmış......
Yaklaşık 1 aydır; hergün sabah uykusundan ve öğlen uykusundan kalktığında oturtuyorum. Mutlaka çişini bezine yapmamış oluyor ve lazımlığa yapıyor.

Büyük çişi yani kakası için hiç zorlamıyorum.
Çünkü bebekler daha yeni yeni 1, 1.5 yaşlarında bağırsaklarını kontrol edebiliyorlar ve bu durumu anlayabiliyorlarmış. Kaldı ki Ela'nın kaka zamanı bu aylarda hiç belli olmuyor.

Ben tuvalet eğitimiyle ilgili bir kitap okudum. Ve şu ana kadar yaptıklarımın doğru olduğunu öğrendim. Bu kitapta özetle şunlar yazıyordu:
Tuvalet eğitiminde 1. koşul asla zorlamamak.
Eğer kaka zamanı belli olmayan bir çocuğu lazımlıkta oturtmak için zorlarsak, hiç yapmaz; hatta lazımlığı görünce kaçarmış.
Zaten 2 yaşından sonraki çocuklar; kakası ya da çişinin geldiğini belli eder söz ya da hareket yaparmış.
Eskiden 7 aylık bebekleri lazımlığa oturtup kakalarını yapmaları sağlanırmış. Bebek daha ne yaptığını anlayamaz bir ayda olduğu için bu tutum çok yanlışmış.

Kitabı size de önererim. "Çocuk Bakımı ve Eğitimi. Yazar Dr. Benjamin Spock"

30.05.2008

Örgü Battaniye

Örgü BattaniyeBu ipi 1998 yılında Ankara'da Şık Düğme'den almıştım.

Annemle beraber hırka örmüştük.

Yıllar geçti, hamileyken "şu eskilere bakayım" derken hırkamı buldum.

Şimdi bu hırka giyilmezdi, ben de kızıma battaniye örmeye karar verdim.

Büyük bir zevkle hırkamı söktüm ve hızla battaniyeye başladım.

24.05.2008

Enerji Veren Yiyecekler


Bugün yaşadığımız bir tecrübeyi sizinle paylaşmak istedim. Diğer ebeveynler için de faydalı olur diye umuyorum.

Ela 14 aylık. Herşeyi yiyor ve hatta tatmak istiyor. Bunu 7. ayından sonra herşeyden azar azar tattırarak başardığımızı düşünüyorum.

Şimdi yeni bir şey yediğinde çok mutlu oluyor.

Bu gün de; ben dondurmalı kazandibi yerken ona da tattırdım. Tabiki çok sevdi. Minik minik vermeme rağmen, ben bitirene kadar o da tatlıma ortak oldu.

Veeeee güneşten bitkin düşmüş, uykusu gelmiş çocuk gitti, koşturan, kahkahalar atan, merdiven basamaklarını defalarca inip çıkan çocuk geldi.

Tatlının verdiği enerji o kadar net görülüyordu ki!

Ben yedirdiğimde saat sabah 11 civarlarıydı. O saatlerde yenen tatlı çok olmadığı sürece çocuğa enerji verir ve bu doğrudur.
Ama akşama doğru yedirilen tatlı, çikolata çocuğa yine enerji verir ve uyku düzeni alt üst olur, bu yanlıştır.

Kendinize yaptığınız kek, tatlı gibi yiyeceklerin şekerini biraz az atıp bebeğinize de yedirebilirsiniz.

Ben kızıma (yararlı) herşeyden tattırdım. Böylelikle yemek zevki tad alma zevki de oluştu. Yani çocuklarımıza doyurmak için değil, yemek zevki için de yedirmeliyiz. "Bir Yaşındaki Bebeğin Yemek Yemesi" yazımda da bahsetmiştim.

19.05.2008

Beyaz T-shirt 'ü Yeniden Yaratmak


Hep bebeklere olmaz ki! Biraz da anneler kendilerine çalışsınlar değil mi!
Oldum olası çok düz, hareketsiz giysiler giyemem, kendime yakıştırmam. Hep bir özelliği olsun, bir yeri değişik olsun isterim.
İşte hediye gelen bu sade beyaz t-shirt'e neler yaptığımı anlatacağım.
Günlük giymek için mükemmel oldu.

Yapılışı:

  • T-shirt'ün önüne bir kadın figürü çizmek istedim. İnternetten bu fügürü buldum.
  • Ekrana bakarak bir kağıda çizdim.
Siz eğer serbest el çizemezseniz, yapmak istediğiniz kadar ekranda resmi büyütün. Kağıdı ekrana koyup kopya çekin. Print ettirmekten daha kolay ve çabuk oluyor:)

Kağıdı t-shirt'ün içine bir yere yerleştirdim, iğneledim ve suya dayanıklı bir siyah kalemle (dry safe) figürün üzerinden geçtim. (Pencereye koyup daha rahat çizilebilir).

Şimdi sıra bu bayana bir etek dikmeye geldi.
  • Çok sevdiğim ama eskimiş bir fularım vardı. İyi ki saklamışım, eteği ondan yaptım ve kadın figürünün üzerine diktim.

Beyaz t-shirt'üm çok değişti değil mi!

Benimki bir denemeydi, çok değişik desenler bulabilirsiniz, kolay gelsin.

13.05.2008

Bir Yaşındaki Bebeğin Yemek Yemesi

Ela doğduğundan beri bir şeyler yemeyi çok sevdi.
2 aylıkken bizim kahvaltı masamızda oturup kaşık çatal seslerini dinledi.
4 aylıkken bizi yemek yerken izledi.
6 aylıkken kahvaltıda önce bizi izledi hemen sonra kendi kahvaltısını yedi.
8 aylıkken bizimle birlikte (kendi yiyecekleriyle) kahvaltı yaptı, akşam yemeği yedi.
9 aylıkken ekmek, kek, krep gibi yiyecekleri eline verip; kendi kendine yemesine başlattım.
Plastik tabağına keki onun lokmalası kadar bölüp önüne koyuyordum. Tek tek alıp ağzına atıyordu.
13 aylık olduğunda yani 1 yaşında;
Yaşına girdiğinde doktoru artık tüm yasakların kalktığını söyledi. Yani patlıcan, salam sosis, çikolata...hepsini yiyebillir.

  • Ben yine de onun için özel çorba yapmaya devam ediyorum. Ama dışardaysak ve yanıma çorbasını almamışsam, bezelye, patates...gibi yemekleri rahatlıkla yiyebiliyor.
  • Kendi kendine yedirmeye önce makarnayla başladım. Çok rahatlıkla çatala takıp yiyor.
  • Çorba kasesine koyduğum pilavı, kendi kendine kaşığıyla yiyor. Tabi kaşıktaki pilavın yarısı yere yarısı onun ağzına gidiyor. Ama olsun dökmemeyi, dengeli kaşık tutmayı böyle öğrenecek.
  • Muz, malta eriği, elma gibi meyveleri de yine lokması kadar doğrayıp önüne koyuyorum. Tek tek çatalını batırarak yiyor.
Önemli olan bebeğinizi yemek yerken sıkmamanız, zorlamamanız...
Yemek yemek ona zevk vermeli, aynı bizim gibi yani.
Devamı onun da becerisiyle kendinden gelecektir.




Bir okuruma da önerdim. Beaba'nın çok güzel renkli kaşık ve çatalı var. Ben kızıma onlarla yemek yedirmeye başlattım. Size de öneririm.
Beaba'nın plastik tabakları da var. Onlarda çok kullanışlı görünüyor. Bunların hepsini Joker mağazalında bulabilirsiniz.

5.05.2008

Kardeşine Yolla Kampanyası


Yaklaşık 15 gündür üzerinde çalıştığım bir projemi gerçekleştirdiğim için çok mutluyum.

Bu projeye ailece çalıştık ve başardık. Şimdi siz yardımsever Bebek Bakımı ve Annelerin Günlüğü okuyucuları ile birlikte, bebeğimizin çocuğumuzun küçülmüş giysisini, oyuncağını ve eşyasını doğudaki Ardahan'daki çocuklara yollayacağız.

Biliyorsunuzki aldığımız bir giysiyi en fazla 1 yıl giyebiliyorlar. Hatta bebekken 3 aydan sonra küçülenler bile var.

İşte o elimizde kalan giysileri ve oynamaktan sıkıldıkları oyuncakları Ardahan valiliğine yollayabilirsiniz. Ardahan valisi Sayın Murat Yıldırım'ın bilgisi dahilinde muhtaç ailelere dağıtılacak.
Kargolarımızı, Aras Kargo'yla yaptığımız işbirliği sayesinde özel bir indirimle yollayacağız.

Bu kampanyayla ilgili her türlü bilgiye www.anneleringunlugu.com'dan ulaşabilirsiniz.

Yardım işini yarına bırakmayın, şimdi katılın...

24.04.2008

Diş Ağrıları

Kızım 13 aylık. İlk dişini 9 aylıkken çıkardı. Şimdi 6 dişi var. Hala da hızla çıkmakta.

Çok ağrısı olduğu belli, evin içinde dönüp duruyor bazen, ıhhh ıhhh yaparak. Diş jelini gösterdiğimde ise emziğini ağzından eliyle çıkarıp bana uzatıyor.

9 aylıkken aldığım ama o zamanlarda kullanamadığım bir "diş kaşıyıcı" var. (9 aylıken taze soğanın kafasıyla kaşımayı tercih ederdi)

Size de tavsiye ediyorum.

Eczanelerde satılıyor. İki gündür onunla kaşıyoruz dişlerini, çok rahatlıyor.
Önce kendi parmağıma takıp, damaklarına masaj yapıyorum, sonra da altından katlayıp, kendi parmağına takıyorum. Çok güzel kaşıyor...

Özellikle yatarken ağrı kesici şurubunu içiriyorum. O da ağrısını bir müddet kesiyor.

Zavallı bebekler...diş ağrısı onlar için çok büyük değil mi!

23.04.2008

23 Nisan Kutlu Olsun


Ben çocukken bütün bir yıl 23 Nisan'ı beklerdim.
İlkokulda halk oyunları ekibindeydim.
Bayramdan bir ay önce hazırlık başlardı.
O bir ay, göz açıp kapayıncaya kadar geçer ve bayram günü gelirdi.
Çok heyecanlı ve çok mutlu olurdum.
Umarım şimdiki çocukların da 23 Nisan Çocuk Bayramı benimki gibi güzel geçiyordur.
Hiç bir ülkenin çocuklarına verilmemiş bir armağan bu gün ATAMIZDAN...

21.04.2008

Bebeğim Yürüyor


Benim kızım 11 aylıkken tek başına yürüme denemelerine başladı. 12 aylıkken oturduğu yerden kalkıp yürüyebiliyordu. Şimdi 13 aylık ve evin her tarafını keşfetmek ona büyük zevk veriyor.

Bunun yanında tehlikeyi bilmediği için bazen kazalar olabiliyor.

Bebeğinize sürekli "hayır" "dur" "yapma" dememek için evinizi bir müddet onların ihtiyaçlarına göre düzenleyin.

Aslında ufak defek değişikliklerle ev, yürümeye başlayan bebeklerimiz için daha kullanışlı ve tehlikesiz hale gelebiliyor.
Ben;

  • Salondaki televizyon sehpasının üstündeki her şeyi kaldırdım. Üzerine yumuşak, pufuduk bir örtü örtüp arkadan kaymaması için tutturdum.
  • Kapılara Ikea'dan aldığım kapı stoplarını taktım, elini sıkıştırması mümkün değil.
  • Bazı radyatör peteklerinin alttaki vanalarının önüne minder koyup arkadan tutturdum. Olabilecek düşmelerde kafasını vursa da çok zarar görmeyecek.
  • Dolap ve dresuarın kapaklarını kurdele ile bağladım. Açmaya çalışıyor, açamayınca sıkılıp vazgeçiyor.
  • Dolap çekmecelerinin kulplarını tamamen çıkardım, kendim açarken, kulbun vidasını deliğe takıp açıyorum.
  • Bebeğimin açıp kapatması içine birşeyler koyabilmesi için alttaki bir çekmeceyi ona ayırdım. Arasına kapı stobu taktım. Yarı aralık duruyor, istediğinde açıp içindeki oyuncaklarını alıp oynuyor.
  • Aynısını mutfak çekmecesi için de yaptım. Alttan iki çekmeceye stoper takarak ona ayırdım. Birinin içinde kurulama bezleri var, birinin içinde de tahta kaşıklar var. Onları rahatça alıp oynamak Ela'ya keyif veriyor.
Böyle değişikliklerle istediği gibi yürüyüp, istediği odaya girebiliyor. Hem de düştüğünde daha az hasar görüyor.
Eğer sizin evinizde alınabilecek tedbirler daha fazla ise çocuk güvenliği ile bir site buldum. İncelemenizi tavsiye ederim.

15.04.2008

Su İçme Alışkanlığı


Bir çok çocuk ağzına su koymaz, ama katkılı ya da katkısız meyve sularından içmeyi sever.

Öyleki kimi çocuklar günlük kalori gereksinimlerinin üçte birini, iştah kapatan ama hiç bir besin değeri taşımayan bu meyve sularından sağlayabilmektedir.

Hele bunlar tatlandırılmış içeceklerse, bir de diş çürümesi sorunu ortaya çıkar.

"Meyve Suyu bağımlısı" olmaması için öğün aralarında ve her susadığında çocuğunuza su verin.

Yüksek ölçüde yapay tatlandırıcı içeren kola gibi gazlı içecekler de bunların hafifleri de küçük çocuklar için uygun değildir.

Bu yazı Annelik ve Bebek Bakımı kitabından alınmıştır. Yazarı Elizabeth Fenwick

10.04.2008

Doğacak Bebeğe Neler Almalıyız?


Hamile olduğumu öğrendikten sonra hep gözüm bebek giysilerine gitti.

6. ayımda kız olduğunu öğrendiğimde, hemen gidip ünlü bir bebek mağazasından doğar doğmaz giymesini istediğim bir pijama takımı aldım.

Kızım onu doğduktan yaklaşık 4 ay sonra giymeye başladı:)

Yani doğmamış bebeğinize giysi ve eşya alırken çok da abartmayın. Çünkü eğer ilk bebeğinizse mutlaka gereksiz bir sürü yeni şeyi oluyor ve çok çabuk büyüyorlar.

DOĞACAK BEBEĞE NELER ALMALIYIZ?


GENEL ALIŞVERİŞ:

  • Havlu (en az iki tane. vücudu için ve sadece poposunu yıkadığınızda kullanmak için)
  • Ağız Mendili, Ufak Havlular (ağzını silmek için, sırtınıza yasladığınızda ağız kısmına koymak için)
  • Alt Değiştirme Örtüleri
  • Bebek Arabası (çok iyi araştırın ve en uzun süre kullanacağınızı satın alın)

3 Aylığa Kadar GİYSİ ALIŞVERİŞİ:

  • "Hastane Çıkışı" diye bir set satılıyor. Onun içindekileri iyice incelemeden almayın. Çoğunun içi kuru kalabalık oluyor.
  • 6-7 adet Ayaklı Tulum
  • 5-6 adet Önden Bağlanan ve Alttan Çıtçıtlı Zıbın
  • 3-4 adet Uzun Kollu Bady (yaz ayında doğduysa kısa kollu body)
  • 3-4 adet Ayaklı Pjama ve Ayaksız Pijama
  • Yumuşak Çorap
  • 3-4 adet Yumuşak Şapka (dışarı çıkarırken rüzgardan korumalı, bir de banyo yaptıktan sonra başını sıcak tutmalı)
  • Eldiven satılıyor ama ben önermiyorum. Bebeğin size ve kendisine dokunması gerekiyor.
Diğerlerini bebeğinizin ihtiyacına göre doğduktan sonra alabilirsiniz.

4.04.2008

Bebeğin Büyümesi - 3

Bazı bebekler, davranışları veya hareketleri, aşağıdaki tabloda yazıldığı gibi ayında değilde daha erken ya da daha geç yapabiliyor.
Her ay doktor kontrolüne götürmenizi tavsiye ederim.
Bebeğin birinci, üçüncü ve altıncı ayını okumak için buraya tıklayınız!
Bebeğin dokuz, on iki ve on beşinci ayını okumak için buraya tıklayınız!

Tabloyu büyük görmek için üstüne tıklayınız...



Tabloyu büyük görmek için üstüne tıklayınız...

Bu yazı Annelik ve Bebek Bakımı kitabından alınmıştır. Yazarı Elizabeth Fenwick

3.04.2008

Bebeğin Büyümesi - 2

Bazı bebekler, davranışları veya hareketleri, aşağıdaki tabloda yazıldığı gibi ayında değilde daha erken ya da daha geç yapabiliyor.
Her ay doktor kontrolüne götürmenizi tavsiye ederim.
Bebeğin birinci, üçüncü ve altıncı ayını okumak için burayı tıklayın!
Bebeğin on sekiz aylık, 2 yaş, 2.5 yaş ve 3 yaşını okumak için buraya tıklayın!

Tabloyu büyük görmek için üstüne tıklayınız...



Bu yazı Annelik ve Bebek Bakımı kitabından alınmıştır. Yazarı Elizabeth Fenwick

2.04.2008

Bebeğin Büyümesi - 1

İlk altı ayı böyle geçiyor işte. Hızla nasıl büyüyorlar şaşıp kalıyorsunuz!
Bazı bebekler, davranışları veya hareketleri, aşağıdaki tabloda yazıldığı gibi ayında değilde daha erken ya da daha geç yapabiliyor.
Her ay doktor kontrolüne götürmenizi tavsiye ederim.

Bebeğin dokuzuncu, onikinci ve onbeşinci ayını okumak için burayı tıklayın!
Bebeğin on sekiz aylık, 2 yaş, 2.5 yaş ve 3 yaşını okumak için buraya tıklayın!

Tabloyu büyük görmek için üstüne tıklayınız...




Bu yazı Annelik ve Bebek Bakımı kitabından alınmıştır. Yazarı Elizabeth Fenwick

31.03.2008

Bebeğinizi Anne Sütünden Kesme

Doğumdan 1 ay sonra süt sağma pompası alarak, süt sağmaya başladım. Çünkü bebeğim 2.5 aylıkken işe dönecektim ve sütümü depolamak istedim.

İyi ki öyle yapmışım. İşe başladığımda buzdolabının derin dondurucusu süt doluydu. Onlar garantimdi ama ben yine de süt sağmaya devam ettim. İşte 2 kez, akşamları 22.00 civarında da 1 kez olmak üzere günde 3 kez sağdım. 4 ay böyle geçmişti. İş ortamında süt sağmak hiç de kolay değildi. "Birisi mi girecek", "telefon geldi" derken stresle süt sağıyordum. Evde de tam bebeğimi uyutmuş, yemeğimi yemiş, ortalığı toplamış, oturup dinlenecekken, süt sağıyordum. Daha çok gelsin diye havluları ütüyle ısıtıp göğsüme tampon yapıyordum.....

Bakıcı problemleri derken işten çıkıp evde bebeğime kendim bakmaya başladığımda, pompamı kutusuna koyup dolabın en ucra yerine kaldırmıştım.

Bunları geçen dün tekrar hatırladım:)

Benim özel bir durumumdan dolayı; bebeğim 1 yaşına girdiğinde doktorundan da onay alarak anne sütünden kesme kararı aldım.

Sütüm sınırda da olsa bebeğimi beslemiş her fırsatta emzirmiş ve onun geleceği için anne sütünden mahrum bırakmamıştım. Şimdi Ela için büyüme ve anneden kopma vakti gelmişti.

Peki bunu ben hıçkırıklarla ağlamadan bebeğimi ağlatmadan nasıl yapacaktım?

Doktoru, tuzlu su önerdi, kendi kendine bırakmasını sağlayacaktı.

Şunu biliyordum ki Ela daha da bilinçlenirse; ben bebeğime acıyıp sütten kesmekte çok zorlanırdım. Şimdi keserken de onu sinirlendirmeden, yavaş yavaş kesmeliydim.

DENEME:
Tuzlu su hazırladım göğüs ucuma sürdüm ve yatma zamanı geldiği için bebeğim emmeye yeltendi. Ağzına aldı, hiç yabancılık hissetmeden ya da şaşırmadan emmeye devam etti. Şaşıran ben oldum, oysaki tiksinmesini bekliyordum:) Başarılı olamadım.

1. GÜN:
Tuzu çok fazla suyu ise çok az koyup bir karışım hazırladım. Göğüs ucuma sürdüğümde beyaz bir tabaka ile kaplandı.

Yine uyku vakti, emmek için ağzını dokundurdu ve hemen çekildi. Şaşırmış ve yüzü ekşimişti. "Bu ne şimdi böyle yaaaa" der gibiydi. Bir kez daha denedi, ııığığğğ, bir kez daha.....

Hemen hazırladığım günlük sütünü verdim. Biberonun tamamını bitirdi ve uykuya daldı.

Kendimi çok kötü hissettim.

Akşam yatarken yine aynı metodla ve yine biberonu bitirerek uyudu.
Peki ya göğsümde kalan süt ne olacak? O kadar ağrı veriyor ki!!!!
Gece çok huzursuzdu, sürekli uyandı, bir kez emzirdim, uykudaydı ve sanırım yarım saat emdi:)

2. GÜN:
Öğlen uykusunda göğsüme aynı işlemi uyguladım, yine emmek istedi, tuzu algıladığında çok bozuldu, eliyle tuzu temirleyip bana yedirmeye çalışıyordu...Yine biberonla süt verdim ve uyuyakaldı.

Akşam yatarken artık emmeye yeltenmedi, sütünü içerek uyudu.
Gece çok huzursuzken bir kez emzirdim. Göüsümü görünce önce kafasını çevirdi, sonra hemen geri dönüp emmeye başladı.

3. GÜN:
Öğlen ve akşam emmeye yeltenmedi, gece bir kez emzirdim.

4. GÜN:
Gece de emmedi, uyandığında su verdim, uyuyakaldı.

Bugün 5. günümüz, ben yine emzirmediğim için mutsuzum ama büyüdüğünde; onun için kesmek daha zor olacak diye düşündüm.

Emziren anneler bilirler, emmeye başladıklarındaki yüzlerinin aldığı ifadeyi...,emdikten sonraki keyiflerini.....Kendimden koparmak çok zor oldu benim için.

Çok da moralimi bozmayıp, şimdi kızımla daha farklı şeyleri paylaşıp onlarla eğleniriz ve keyifleniriz diye düşünüyorum. Örneğin dün boya kalemleri aldım. Onun için daha erken ama benim çizdiğim bebeği çok sevip, defteri yanında taşımaya başladı:)

Annelere tavsiyem; sizin ve bebeğiniz için en doğru zamana karar vermeli, sütten kesme işlemine başladığınızda "kararlı" olmalısınız.
Bu bazı anneler ve bebekleri için 6 ay, 8 ay,12 ay, 24 ay olabiliyor.

SEVGİLİ TECRÜBELİ ANNELER....

ANNE SÜTÜNDEN KESME HİKAYELERİNİZİ YORUM OLARAK YOLLAYARAK, DİĞER ANNELERE YARDIMCI OLMAK İSTER MİSİNİZ!!!

Anne Sütünden Keserken Dikkat Edeceğiniz Noktalar


Bebekle İlgili Olanlar:


  • Bebeğinizi tanıyorsunuz. Onu çok fazla sinirlendirmeyin. Zira sakin bir bebeği huzursuz bir bebeğe dönüştürebilirsiniz.
  • Emmek istediğinde, konuyu değiştirin, yeni oyunlar bulun ve ona öğretin.
  • Bütün işinizi bırakın ve sadece bebeğinize konsantre olun. Aklına sizi emmek geldiğinde hemen elinizin altında oyalayıcı birşey olsun.
  • Yakası kapalı bir giysi giyin. Hatta göğsünüzü hissetmemesi için sarın ya da sıkı çamaşır giyin.
  • Emmek isteyeceği zamanlarda yapabiliyorsanız dışarı çıkarın, gezdirin.
  • Uyku zamanlarına gezmeye çıkın, arabasında uyuyakalsın.
  • Emmek istediğinde, gizlice göğsünüze tuzlu suyu sürün ve "bak, artık bu tuzlu" yu gösterin.

Anneyle İlgili Olanlar:


  • Bebeğiniz emmediği için sütünüz birikecek ve ağrı yapacak.
  • Göğsünüzü rahatlatacak kadar sağın.
  • Çok sağarsanız yine sütünüz gelmeye devam eder.
  • Sütten keserken kararlı olun.
  • Psikolojik açıdan emzirmediğiniz için kendinizi kötü hissedebilirsiniz. Ama bebeğinizi ömür boyu emziremeyeceğinize göre, bu güzel paylaşımın yerine başka güzel bir paylaşım koyun.
  • Eşinizden destek alın.

5 Aylık Bebeğin Beslenmesi - 2


Hiç bir anne düşünemiyorum ki doğumdan sonraki ilk günden itibaren, "acaba sütüm bebeğime yetiyor mu?" demesin.

Bazılarımız bebeği zorlamadan iyilikle çok yedirmeye çalışırız, bazılarımız da ağzına tıkarak zorla çok yedirmeye...

Her ikisinde de annelerin düşündüğü tek şey "iyi anne olmak"tır.

Halbuki bebeğimizin de bir kişiliğinin olduğunu, eğer az yiyorsa bir sebebinin olabileceğini, çok yemenin de o kadar iyi olmadığını hep unuturuz.

Daha önceki 5 Aylık Bebeğin Beslenmesi yazıma gösterdiğiniz ilgiden ve yaptığınız yorumlardan yine "beslenme" ile ilgili yazı yazma gereği duydum.

Bebek 4. ayını tamamladıktan sonra katı yiyeceklerle "tanışma" zamanı gelmiş oluyor. 5 ayı tanışmayla geçiyor.

İlk meyve püresiyle başlanıyor, 1. gün 1-2 kaşık,2. gün 4-5 kaşık, 3. gün bir fincan ve çoğartarak bir su bardağına kadar ilerleniyor.

Ben önce kayısıyla başladım. Bebeğimin 5. ayı yaza denk gelmişti. Fincan seviyesine getirip diğer meyveye şeftaliye geçmiştim.

Bir kaç meyveyle tanıştıktan sonra sebzelere geçiliyor. Az suda haşnayarak pişiriliyor ve rondodan geçirmeden çatalla ezerek yediriliyor. Özellikle hem meyve püresinin hem de sebze püresinin az da olsa pütürlü olmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

Bebek yeni yiyecekleriyle tanışırken bazıları ona kabız ya da ishal yapabiliyor. Bu durumda onu kesip diğerine geçiliyor.

Hiç birisi için israr edilmemeli ve ay sonunda ancak su bardağı kadar fazla verilmeli. Zira yeni tanıştığı yiyeceklere yavaş yavaş alışmalı.

Tabi 5. ayında bebeğin ana öğünleri anne sütü ya da devam sütlerinden.
5. ayın sonunda artık bir öğünü bu katı (bir su bardağı) yiyeceklerden verebiliyorsunuz.

Benim bebeğim o ayında üç saatte bir besleniyordu.

Sabah 08.00'de emzirip işe gidiyordum.
11.00-11.15'de sağılmış anne sütü biberonla bakıcısı veriyordu.
14.00-14.15'de ben emziriyordum.
17.00'de az miktarda biberonla anne sütü
Gündüz 2 ya da 3 kez uyuyordu.
19.00'da Milupa'nın devam sütünü içirip uyutuyordum
23.00'de emziriyordum.
Gecede iki kez emmek için kalkıyordu.

17.00 seansına 5. ayın sonunda meyve püresini koymuştuk. Hem Ela'nın hoşuna gitmişti hem de benim:) Çünkü 19.00 seansında devam sütü vermeyip sağılmış anne sütü veriyordum.

Şimdi bazı otoriteler ve kaynaklar, bebeğin 6. aya kadar sadece anne sütüyle beslenmesi gerektiğini savunuyor; bazıları da 4. ayında bebeğin çiğnemeyi öğrendiğini ve katı yiyeceklere başlanabileceğini...

Biz doktorumuza güvenip başlattık.

Benim kızım şimdi 13. ayında. 5. ayda yani "tanışma" ayında çok yiyecekle tanıştığı ve hiç zorlamadığım için, şimdi gayet rahat ve zevk alarak yemek yiyor. Yeni tanıştığı yiyecekleri "mızmızlanarak" değil "hammm" diyerek yiyor.

Geçen gün doktor kontrolünde bu sebeple doktorumuz Meral Saraçel Hanım'a teşekkür ettim. (Bu konuyla ilgili M.Saraçel'in bir ropörtajını buldum.)

Bebeğinizin severek ve iştahla yemek yemesinde; kişiliği, sizin yemek yedirme anlayışınız, yemek saatleriniz de çok önemli yer kaplıyor.
Bir dahaki yazımda bunlara değineceğim.

26.03.2008

Örgü Tavşan

Bu tavşan kızımın yaş günü hediyesi oldu.
Bitirmek için gece 02'lere kadar uyumadım ama; Ela'nın onu gördüğünde gözlerini açışı ve "cici" diyerek sarılışı... herşeye değdi:)

Yapılışı:


Düşündüğüm tavşanı önce bilgisayarda (elle de çizilebilir) çizdim. Büyüklüğünü ayarlayıp bastırdım. Sık sık kağıttaki çizime ölçtüm. Tığla bebe yünüyle ördüm.

Siz de tavşanı yapmak isterseniz, aşağıdaki çizimi kopyalayıp büyüttürebilirsiniz.

Baş: Beyaz iple 10 tane ikili trabzanla başladım. 2. sırada 20, 3. sırada 26 diye arttırarak devam ettim. Başın en kalın yeri 65 olana kadar ördüm, sonra kesmeye başladım. 4o tane trabzan kalana kadar kesmeye devam ettim ve bitirdim.

Gövde: Yeşil ipten 45 tane zincir çekip üzerine 40 tane ikili trabzan yaptım ve birleştirdim. 10 sıra ördüm. En kalın yeri yani en alt kısmı 56 tane olana kadar ördüm ve bitirdim.
Gövde üstü altı açık konik bir şekil oldu.

Altını popo olacak şekilde kapatmak gerek. Beyaz ipten yuvarlak, tepsi gibi düz bir parça ördüm. Gövdenin altını kapatacak büyüklükte oldu.

Bacaklar: Beyaz iple 10 ikili trabzanla başladım, 8 sıra ördüm. En kalın yerinde 28 ikili trabzan oldu.

Kollar: 8 ikili trabzanla başladım, en kalın yerinde 16 trabzan oldu. 8 sıra ördüm. İlk iki sırayı beyaz iple, geri kalanı yeşille ördüm.

Kulaklar: 10 zincir çekip üzerini sık iğneyle devam ettim. Uzunluğu yeteri kadar olunca keserek ucunu sivrilttim.

Kuyruk: 8 ikili tarabzanla başladım, en kalın yerinde 16 trabzan oldu, keserek parmağımın sığacağı kadar (içini doldurmak için) devam ettim ve bitirdim.

Gözler ve Ağız: Gözlerini sık iğneyle, ağzını zincir çekerek yaptım.

Şimdi en keyifli an. Hepsinin içine elyaf doldurdum ağızları açık kaldığı için iple bir kaç kez çapraz bir şekilde diktim(elyaf çıkmasın diye). Sonra hepsini birbirine diktim. Dikerken bacaklara dikkat etmek gerek. Kafanın ortasında olması ve tavşanın oturabiliyor olması gerekiyor.
Bu arada Ankara'dan gelen annemin katkılarına da teşekkürler



Ve işte "Pamuk Tavşan"

21.03.2008

Enfeksiyonu Önlemek İçin Yapabileceğiniz 3 Şey

Hasta








Bu gün kızımın doktor kontrolü için hastaneye gittik. Gayrettepe Florance Nightingale Çocuk Bölümü.
Sıramızı beklerken hepimizi çok ilgilendiren bir konunun broşürü gözüme çarptı. Sizinle paylaşmak için hemen aldım. Enfeksiyonla ilgili hepimizin bilmesi gereken çok önemli şeyler yazıyor:

ENFEKSİYON NEDİR?

Mikropların canlı dokuya yerleşmesi ve hastalık yapmasıdır.
Her enfeksiyon hastalığının farklı belirtileri olmasına rağmen genel olarak ateş, öksürük ve ishal gibi belirtileri vardır.

ENFEKSİYON OLUŞUMUNU NELER ETKİLER:

Bireyin yaşı, beslenme durumu, başka bir hastalığın olması (şeker, kalp, kanser gibi) ve şuurunun kapalı veya yatağa bağımlı olması bu etkenlerdendir.

ENFEKSİYON NASIL BULAŞIR:

Solunum yoluyla
Sindirim yoluyla
Enfeksiyonlu bir hastayla temasla
Cinsel ilişki ile bulaşır.

ENFEKSİYONU ÖNLEMEK İÇİN YAPABİLECEĞİNİZ 3 ŞEY:

1. Ellerinizi yıkayın


Enfeksiyon oluşumunda en önemli organ ellerdir.
Sabun ve sıcak su kullanın. Ellerinizi en az 15 saniye boyunca ovalayın.
Yemeğe dokunmadan veya yemeden önce ellerinizi yıkayın. Tuvaleti kullandıktan, çöpü çıkardıktan, bebek bezi değiştirdikten, para alışverişinden veya evcil hayvanla oynadıktan sonra elleriniz yıkayın.
Doktorlar, hemşireler, dişçiler ve diğer sağlık bakımı sağlayıcıları bir çok bakteri ve virüsle karşı karşıya kalırlar. Bu yüzden sizi tedavi etmelerinden önce ellerini yıkamaları konusunda uyarın.

2. Ağzınızı ve burnunuzu kapatın


Bir çok hastalık aksırık ve öksürükle bulaşır.
Aksırdığınızda veya öksürdüğünüzde mikroplar 90 cm veya daha fazla yol alabilir. Hastalandığınızda öksürüğünüzü kontrol etmeniz enfeksiyonun başlarında yayılmasını önleyebilir.
Mendil kullanın. Mendilleri evinizde, işinizde ve cebinizde yanınızdan ayırmayın. Kullanılmış mendilleri atmayı ve ellerinizi yıkamayı unutmayın.
Mendiliniz yoksa ağzınızı ve burnunuzu dirseğinizin kıvrımıyla veya elinizle kapatın. Elinizi kullandıysanız sonrasında hemen yıkayın.
Hastanede ve evde bulunduğunuz iyileşme sürecinizde, grip, nezle ve diğer bulaşıcı hastalığı olanların ziyaretine izin vermeyin.

Yakın temastan kaçının


Ateş veya bir bulaşıcı hastalığın diğer belirtilerinden rahatsızsanız evde kalın ve başkalarıyla gözükmekten kaçının. İşi veya okulu arayıp hasta olduğunuzu söyleyin.
Tıbbi tedavi almaya gittiğinizde, bekmeme odasındakilere bulaştırmamak için yapabileceklerinizi sorun.
Bu adımlar soğuk algınlığı, grip, nezle ve aşağıdaki hastalıkların yayılması önleyebilir.

* Zatürre

* Verem

* SARS

* Tüberküloz

* Boğmaca

* Su çiçeği

* Kabakulak, kızamık ve kızamıkçık

Tüm anneler adına bunlara ek olarak;


Biz büyükler hastalıkla bir şekilde mücadele edebiliriz ama minik bebeklerin bulaşıcı hastalığa yakalanmaları onları çok etkiliyor. En az 15 20 gün hastalıkları sürüyor. Minik bünyeleriyle; ateş çıkması, başlarının ağrıması, iştahsızlık gibi onlar için ağır belirtilerle mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

LÜTFEN bir bebeğe yaklaştığınızda, hasta olmadığınızdan ve ellerinizin mutlaka temiz olduğundan emin olun.

20.03.2008

18.03.2008

Dekorasyon ve Tasarım Fuarı

Geçen hafta sonu radikal bir fikir değişikliğiyle ailece fuara gittik. Ben mesleğimin verdiği karşı konulmaz arzu ile kızımın bu tarz yerler için küçük olması arasında gidip geldim. İçeride çok kalmamak üzere gitmeye karar verdik.

İzlenimlerimi sizinle paylaşmak istedim.

Fuar 1

En çok bu stantda durakladık. Cahide Erel seramik ve cam sanatçısı. İşleri mükemmel. Bana iki tane CD verdiler, her birine bakmaya doyamıyor insan. Bu ürünün adı Yaşam Çiçeği, her birinin de öyküsü var.

12.03.2008

Ara Öğünler İçin Kek Tarifi

Zeytinli Kek







Geçen yıl aldığım Sahrap Soysal'ın "Anne Ben Acıktım" kitabını karıştırırken çok güzel tarifler buldum.
Çocuklar için besleyici ve meyve suyuyla yiyebilecekleri çok güzel bir kek tarifi vereceğim. Ben 11 aylık kızıma bile yediriyorum.
Çocuklarınız partilerine rahatlıkla yapabileceğiniz bir kek bu.

Zeytinli Peynirli Kek

3 adet oda sıcaklığında yumurta
Yarım çay kaşığı tuz
1 Su bardağı yoğurt
1 Su bardağı sıvıyağ
1 Su bardağı çekirdekleri çıkarılmış doğranmış siyah zeytin
Yarım su bardağı rendelenmiş beyaz peyniz
3 Adet taze nane yaprağı veya 1 yemek kaşığı kuru nane
3 Adet yeşil soğanın sadece yeşil kısımları
1 Adet kabartma tozu
3.5 Su bardağı un
Bebeğinize yedirecekseniz, zeytinin ve peynirin tuzunu alın ve ekstra tuz koymayın.

Yapılışı:
Yumurtaları tuzla beraber çırpın. İçine yoğurt ve sıvıyağı ekleyip, 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin.
Sırasıyla zeytin, peynir, ince kıyılmış nane yaprağı, ince kıyılmış taze soğanı ekleyip tahta kaşıkla karıştırın.
Unu ve kabartma tozunu azar azar ilave ederek karıştırmayı sürdürün.
Kek hamurundan biraz daha kıvamlı hamurunuzu iyice yağlanmış orta boy, kenarları yüksek bir kalıbın içine yayın. 175 derece ısıtılmış fırında 40-45 dakika pişirin. Fırından çıkarıp ılımasını bekledikten sonra dilimleyip servis yapın.
Ben yarım ölçü yapıyorum ve sıvı yağ yerine tereyağı kullanıyorum.

Afiyet olsun.
Bu yazı Annelerin Günlüğü'nden alınmıştır

10.03.2008

Örgü Oyuncak Bebek

Bebeğim için işimi bırakmaya karar verdiğimde çok korkmuştum evde ne yaparım diye.
Çok yoğun bir iş temposundan ev hanımlığına geçişim hızlı olmuştu. Zaten bebek tüm vaktini alıyor annenin.
O kendi kendine oynadığı zaman da "el işi göz nuru"....:)
Bebeğime el işi bir şeyler yapmak çok zevk aldığım bir hale dönüştü. Artık bu tarz işler yapmadan duramıyorum.
Şimdi de örgüden oyuncak serisine başladım.

Yapılışı:

Domino'nun 8 numara nakış ipini ik kat yaptım. Tığla göz kararı ilmek çekerek (bu gövde için 20, kollar için 10, bacaklar için 15 gibi olabilir)başladım.

Üçlü trabzanla ördüm.

Kafasını 5 zincir çekerek ve içini yine üçlü trabzanla devam ederek önce sıkça arttırdım. Sonraki sırada o kadar kestim ve kafa oluştu. Altını, içine parmak girecek kadar açık bıraktım ki içine elyaf koyabileyim.

Hepsini aynı nakış ipiyle diktim ters çevirdim ve içlerini elyafla doldurdum.

İşte bu kadar...
Örgüden yapılmayacak bişey var mı!! Bundan sonra top, fil, tavşan...örmek istiyorum :)

Başka el işi oyuncaklar görmek isterseniz BURDAN ya da BURDAN görebilirsiniz.
Kolay gelsin....

7.03.2008

11 Aylık Bebeğin Yemek Yemesi

Biz Ela 3 aylıktan itibaren kahvaltı yaparken yanımıza oturttuk. Bizi izledi, bazen yediklerimden minicik tattırdım. Bir müddet sonra bizi izlerken ağzını şapırdatmaya başladı:)
O zamanlar sadec anne sütü içiyordu. 4 aylıkken doktor tavsiyesiyle gıdalara başladıktan sonra bizim yediklerimize daha çok göz dikmeye başladı.
Şimdi kızım, yaklaşık3 aydır; kahvaltıda peynir, domates, yumurta; ana öğünlerde çorba yanında pilav ya da makarna; ara öğünlerde portakal suyu ya da meyve yiyor.
Yemek yerken bizi taklit ediyor. Elindeki kaşığını tabağa deydirip ağzına götürüyor. Bu hareketini gördüğümde artık kaşığına birşeyler koyma vakti geldi diye düşündüm.
Mama sandalyesinin altına bir örtü seriyorum ve kaşığına pilav koyuyorum. O kaşığı ağzına götürüp bir kaç tane pirinç tanesini ağzına "kendi" atıyor ya, o kadar mutlu oluyor ki!!!
Düdük makarnayı da çatalına takıyorum ama genelde parmağına takıp yemeyi seviyor:)
Bir seferde çiğneyip yutabileceği kadar köfteler hazırlıyorum, çatalına takıp eline veriyorum.
Eğer hasta değilse her yemeğinden zevk alıyor.
Peşinden koşup ye ye demeden, televizyon karşınında yedirmeden de bebeklerimize çocuklarımıza damak zevki kazandırabiliriz.
Kendi yapabileceği şeyleri yaptığında kendine güvenini davranışlarından gözlemleyebilirsiniz.

24.02.2008

Kukla Fare

Fare Kukla











Geçen haftaki kar yağışında kızımla dışarı çıkamadığımız için çok sıkıldık.

Ona evde bulunan kumaşlardan yine bir oyuncak yapmaya karar verdim.

Bu fare kuklayı yapmak yaklaşık 15-20 dakikamı aldı.

Yapılışı çok kolay:

Ölçüleri size bağlı, bir gövde iki de kulak kesiyoruz.

Önce kulakları altından büzüp dikiyoruz. Gövdeyi dikip baş kısmına gelince iki kulağı tersten koyup gövdeyle beraber dikiyoruz.

Yüzünü oluşturmak için sabit kalemle göz ve ağız çiziyoruz. Bıyıklar için ben kahverengi deri ip kullandım. Bir de kızmızı boncuktan burun yapıyoruz.

İşte 11 aylık bebeğinizi çoook sevindirecek bir fare kukla.

Kızım dikiş biter bitmez hemen kullanmaya başladı..... :)

Fare Kukla
Bu yazı www.anneleringunlugu.com'dan alınmıştır.

19.02.2008

Harika Çocuklar Yetiştirmek İçin 15 Altın Öğüt

Ela ve Babası

Bu gün şu adreste okuduğum bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazıda harika çocuklar yetiştirmek için yapılması gereken ipuçları ve asla yapılmaması gereken hatalar listelenmiş. Ben de sizlere elimden geldiğince düzgün çevirmeye çalıştım.

Harika çocuk yetiştirmek için 15 harika ipucu:


  1. Aileniz en önemli önceliklerinizden biri olmalı: Hayatta aileniz ve çocuklarınız kadar önemli çok az şey vardır. Çocuklarınız üzerine odaklanın. Onlarla vakit geçirin. Onlarla birlikte oynayın ve gülün. Kendinizi bunu yapmaktan zevk alan biri haline getirin.

  2. Onları dinleyin: Onların hayallerini, hikayelerini ve boş konuşmalarını dinleyin. Eğer çocuğunuz pilot ya da dansöz olmak istiyorsa onu onaylayın.

  3. Çocuklarınızın yaşam koçu olun: Siz sadece o ufaklıkların anne ve babası değil, aynı zamanda öğretmenlerisiniz. Onları iyi çocuklara çevirmek için, onların doğal yeteneklerini keşfedin ve o doğrultuda cesaretlendirin. Onlara kendine güven aşılayın ve ilgi alanlarını çoğaltın.

  4. Onları sanata yönlendirin: Onların harika genç yüreklerini ve zekalarını geliştirecek sanat olaylarını kaçırmamalarını sağlayın. Sanat ve kültür etkinliklerine katılın, onları müze, sergi ve konserlere götürün.

  5. Onlara insanların değerini öğretin: İnsan ilişkilerini ve onlara güvenmeyi öğretin.

  6. Hayatını kazanmayı öğretin: Onlara hayat denen oyunu, hiçbir şeyin çok çalışmadan, planlı ve tutumlu olmadan kazanılamayacağını öğretin.

  7. Onları Ödüllendirin: Çocuklar takdir edilmeyi çok severler. Onlar bir yetişkinin yanında olumlu davranış sergilediğinde, bir fil resmi çizdiğinde, odasını topladığında ya da ödevini tamamladığında hemen ödüllendirin.

  8. Hayal kırıklıklarıyla nasıl başa çıkabileceklerini öğretin: Yaptıkları bir hatanın sonucuna katlanmalarına müsaade edin. Bu onları güçlü yapar. Yeterince iyi olduklarına inanmalarını sağlayın.


18.02.2008

Bebek Mobilyası

bebek mobilyasıEğer bir bebeğiniz varsa odası için mobilya almaya karar verdiğinizde siz de ne kadar çok firma olduğunu görmüşsünüzdür. Çok var ama güzeli ve doğruyu bir arada bulabileceğiniz bir kaç firma var.

İnternet sitesinden incelediğim kadarıyla bu nadir firmalardan biri de Bebeform

Bebek ve çocuk mobilyasının ölçüleri çok önemlidir. Bir tarz oturtmaya çalışırken ölçülerden fedakarlık etmek yanlıştır.
Bu yanlışlık; hem annenin vücudunda ağrılara hem de çocuk kullanırken bazı kazalara neden olabilir.
Bebeğinize mobilya seçerken bunlara da dikkat etmelisiniz.

bebek mobilyası

bebek mobilyası

Bu örnekte hem ölçüler hem de tarz çok başarılı.
Diğer yazılarımda mobilya alırken boyasıyla, malzemesiyle ilgili dikkat etmeniz gereken bilgiler vereceğim.

İç Mimar (H.Ü,1996)

Neslihan L. Toker

Bu yazı www.annelergunlugu.com'dan alınmıştır.

15.02.2008

Havuçlu Kek

Bu Havuçlu Kek başka.....
Çocuklarınızın da zevkle yiyeceği bir tarif bu.

Malzemeler:
3 adet yumurta
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı toz şeker
1.5 su bardağı rendelenmiş havuç
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın
yeteri kadar ceviz
bir tutam tuz
1.5 su bardağı elenmiş un
PÜF NOKTASI .............. yarım su bardağı irmik

Yapılışı:
Şekerle yumurtaları önce hafif sonra hızlı karıştırıyoruz.
Yağı ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz.
Katı malzemelerin hepsini teker teker koyup tahta kaşıkla karıştırmaya devam ediyoruz.

Havuçlu Kek

Yarım bardak koyduğumuz irmik, keki yerken ağzımıza çok hoş bir kıtırlık veriyor:)
Cevizi içine de dışını süslemek için de kullanabilirsiniz.
Yağlanmış kek kalıbına (ben kağıt kullanıyorum) döküp,
Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 35-40 dakikada pişiriyoruz.

Afiyet Olsun....

Havuçlu Kek

Bu Havuçlu Kek başka.....
Çocuklarınızın da zevkle yiyeceği bir tarif bu.


Havuçlu KekMalzemeler:

3 adet yumurta

1 su bardağı sıvı yağ

1 su bardağı toz şeker

1.5 su bardağı rendelenmiş havuç

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

1 tatlı kaşığı tarçın

yeteri kadar ceviz

bir tutam tuz

1.5 su bardağı elenmiş un

PÜF NOKTASI .............. yarım su bardağı irmik

Yapılışı:

Şekerle yumurtaları önce hafif sonra hızlı karıştırıyoruz.

Yağı ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz.

Katı malzemelerin hepsini teker teker koyup tahta kaşıkla karıştırmaya devam ediyoruz.

Havuçlu Kek

Yarım bardak koyduğumuz irmik, keki yerken ağzımıza çok hoş bir kıtırlık veriyor:)

Cevizi içine de dışını süslemek için de kullanabilirsiniz.

Yağlanmış kek kalıbına (ben kağıt kullanıyorum) döküp,

Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 35-40 dakikada pişiriyoruz.

Afiyet Olsun....